28 Ocak 2014 Salı

Fotoğraflarda gözler neden kırmızı çıkıyor?

Fotoğraflarda gözler niçin kırmızı çıkıyor?

Geceleri flaşla çekilen fotoğroflarda genellikle gözler kırmızı çıkar. Peki fotoğraftaki güzelliği bozan bu olay nasıl olur? Niçin her zaman olmaz? Niçin gündüzleri flaşla çekilen fotoğraflarda olmaz?
Gözümüz iç içe geçmiş üç tabakadan oluşur. En dışarıdaki gözümüzü koruyan ve göz akı da denilen sert tabakadır. İkincisi, kan damarlarından meydana gelmiş ve ortasında göz bebeğinin bulunduğu damar tabakadır. Bu damarlar sayesinde fazla ışıkta göz bebeğimiz küçülür, karanlıkta ise daha çok ışık alabilmek için büyür ama bu hareketi oldukça yavaş yapar. Üçüncü tabakada retina adı verilen, ışığa duyarlı kılcal damar ağlarından oluşan ağ tabakasıdır.
Köpek, kedi, geyik, karaca gibi hayvanların gözlerinin arkasında, yani retinalarında ayna gibi, yansıtıcı özel bir tabaka vardır. Eğer karanlıkta gözlerine el lambası veya araba farı gibi bir ışık tutarsanz, bu ışık gözlerinin içinden yansır ve gözleri karanlıkta pırıl pırıl parlar. İnsanların gözlerinin retinasında ise böyle bir yansıtıcı tabaka yoktur.
Fotoğraf makinesinin flaşı çok kısa bir zamanda çok kuvvetli bir ışık verir. Gözbebeğimiz ise bu kadar kısa zamanda küçülmeye fırsat bulamaz. Işık doğrudan retinaya ulaşır ve oradan da doğrudan kılcal damarların görüntüsü yansır. İşte flaşla çekilen fotoğraflarda görülen bu kırmızılık retina tabakasındaki kılcal damarların görüntüsüdür.
Günümüzde, birçok fotoğraf makinesinde, gözün bu kırmızı görüntüsünü azaltacak önlemler alınmıştır. Bu makinelerde flaş iki kere çakar. Birinci çakış resim çekilmeden az önce olur ve gözbebeğinin küçülerek gözdeki yansımayı azaltmasına zaman tanır. İkincisi de tam fotoğraf çekilirken olur ki, gözbebeği olması gereken durumu almıştır zaten. Başka bir önlem de odadaki bütün ışıkları açarak gözbebeğinin önceden küçülmesini sağlamaktır.
Geceleri flaşlı fotoğraflarda, gözlerin kırmızı çıkmasının önlenmesinin bir yolu da flaşı objektiften olabildiğince uzak tutmaktır. Günümüzde fotoğraf makineleri o kadar küçülmüştür ki, flaş makinesinin bünyesinde ve objektife birkaç santim mesafededir. Flaşın ışığı göze gelip yansıyarak geri döndüğünde doğrudan objektife gelir. Gündüzleri ise gözümüze dışarıdan, her yönden ışık geldiği için, flaşın ışığı bunların arasında daha az oranda gözümüze girer ve kırmızı göz olayı yaratmaz.




27 Ocak 2014 Pazartesi

Okyanusu 3 renge ayıran Bahamalar'daki Eleuthera adası

 Okyanusu üç renge ayıran Eleuthera adası'ndan muhteşem görüntüler

 2010 yılında 25 dönümlük alanda yemyeşil bir Milli Park açıldı. Koru, yerli bitkilerin yanı sıra 171 türe de ev sahipliği yapıyor.

 Pembe kumlu plajlarında her yıl Ananas Festiveli yapılıyor. Çünkü bölgede yetişen ananaslar mükemmel...

 Adanın iki tarafı Büyük Bahama'ya bakarken diğer tarafıda Atlantik Okyanusu'na dönük.

 Eleuthera'a 1950'li yıllar öncesinde ilk Avrupa kadar boş olduğu düşünülmektedir. Ta ki gezginciler burayı keşfedip Yunancada 'özgür' anlamına gelen Eleutheria adını verene kadar. 

 
Burası doğanın ilgilenenleri için mutlaka görülmesi gereken bir yer. Adanın kuzeyinde Surfer plajı ve güneyinde Okyanus yer alıyor. Tabi bir de Hatchet Bay mağaraları var... 17. yüzyıla ait birçok kalıntıya da bölgede yapılan kazılar sonucu ulaşıldı. 


 Sık ziyaretçileri arasında Robert De Niro gibi yıldızların yanı sıra Galler Prensi de bulunuyor.

 1950'li yıllarda Arthur Vining Davis gibi birçok tanınmış sanayicinin dikkatini çekti. Akabinde adanın başına talihsiz olaylar gelmeye başladı...

 Okyanusu üç renge ayıran Eleuthera adası'ndan muhteşem görüntüler